1 Haziran 2010 Salı
Hayatımdaki değersiz "insan"lara
3 Kasım 2008 Pazartesi
Seni özleyeceğim ama unutmayacağım...
Bana çetik örmeyi öğretmişti, çok güzel sütlaç yapardı, “anakuzularım geeelmiş “ diye kapıya çıkar bizi karşılardı, 6 torununu peşine takar mahalle bakkalına götürürdü, bize ne istersek alırdı, küçücük bir cüzdanı vardı, aynı kalabalıkla fırına da giderdik, ekmek alırdık bi sürü, malum ev kalabalıktı...
Dedemle tanışmalarını anlatırdı...
Canım anneannem, rahat uyu, biz gene sana geleceğiz...
8 Eylül 2008 Pazartesi
23 Temmuz 2008 Çarşamba
Bir Fincan Kahve
- Cezveye su eklemeden önce kahveyi ve tozşekeri ekleyin, kuru kuru karıştırın, sonra suyu ekleyin ve çok az daha karıştırın
- Cezvenizi ateşe koyduktan ya da makinenizin fişini taktıktan sonra hiç karıştırmayın
- Kahve ve tozşeker karışımına çok ama çok az granül kahve ekleyin.
- Taze kahve kullanın
- Kahveyi çok kaynatmayın, hatta hiç kaynatmayın, kaynamaya başlayacak gibi olduğunda ateşten alın.
Bunlar benim öğrendiğim, şu 3 günlük kahveli ömrümde edindiğim birkaç püf nokta, kimbilir sizlerde ne sırlar vardır :))
Bu arada kahvenin yanında genelde lokum ikram edilir ama ben çikolata ile tercih ediyorum ve fincanımın yanındaki beyaz çikolatayı denemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Adı "BOLÇİ" (Bolu Çikolatası). Önceleri Ankara'ya giderken Bolu üzerinde uğradığımız tesislerde bulabiliyorken artık birçok yerde rastlayabiliyorum (Yalova yolu üzerindeki Safranbolu lokumcuları, Kadıköy'deki Tepe Nautilus vb.) Eğer denemediyseniz bir tadına bakmanızı mutlaka öneririm.
7 Temmuz 2008 Pazartesi
Hımmmm Pankek
- 1 yumurta
- 8 çorba kaşığı tereyağ (eritilmiş)
- 2 çorba kaşığı tozşeker
- Çay kaşığının ucu ile tuz
- 3/4 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 1/2 su bardağı süt
- 1 çay kaşığı toz vanilya
Yumurta, şeker ve vanilyayı beyazlaşana kadar iyice çırpıyoruz. Unu, kabartma tozunu ve tuzu eleyerek karışıma ekliyoruz ve biraz daha çırpıyoruz. Bu sırada sütü ve eritmiş olduğumuz yağı çırpma kabımızın yanına alarak sütün birazını ve yağın hepsini karışıma ekleyip çırpmaya devam ediyoruz, daha sonra sütün geriye kalan kısmını da ekleyerek biraz daha çırpıp bırakıyoruz. Önceleri daha akışken olmasına rağmen bekledikçe kıvamı koyulaşıyor. (Bu arada karışımı bekletmek gerektiğinden değil ama kızartırken hepsini birden yapamadığımız için mecburen biraz beklemiş oluyor) Krep yapar gibi, teflon tavada çok ama çok az yağ ile birer kaşık kaşık arkalı önlü kızartıyoruz. Pankekleri çevirirken biraz zorluk yaşanabilir, çünkü altı pişmiş olmasına rağmen üstü gayet akışken bir durumda oluyor. Ben 2 adet spatula yardımı ile rahatça halledebildim bu alt üst etme işlemini, eminim siz de kolayca üstesinden geleceksiniz. Bu ölçülerle yaklaşık 15-20 adet pankek çıkıyor. (tabi yaptığınız pankekin büyüklüğüne göre değişecektir, ben 1.5 çorba kaşığı karışım ile 1 pankek yaptım)
Yazının başındaki yakınmalarımı ciddiye almayın, tabiki kalorili ama dikkat ettiğiniz sürece hiçbir sakıncası yok, ayrıca ben ne yersem yarıyor zaten, pankek değil sadece beni üzen :)
3 Temmuz 2008 Perşembe
Hayırlı Kandiller
değer görmek,
sevilmek, düşünülmek, merak edilmek…
Tabi bunları kazanabilmek için öncelikle “harcamak” gerekiyor.
Vaktimizi harcamak,
ilgimizi harcamak,
sevgimizi bölüşmek,
aşkımızı arkadaşlığımızı paylaşmak…
Biliyorum bazen bunları yapsak da önemsenmiyoruz, aranmıyoruz sorulmuyoruz.
Neden?
Çünkü pişmemişti hiçbirimizin annesinden akan sütler, yuttuğumuz ilk şey de bile mikrop vardı, kötülük vardı, arındırılmamıştı, işledi önce midemize sonra yüreğimize…
Kaybettik insanlığımızı daha insanlığa adım attığımız ilk günde…
Yitirdik…
Sonra üstüne yaşanmış yıllar eklendi…
Yanan sobaya dokunduk, cızzzz etti bir şeyler,
düştük kanadık,
hata yaptık cezalandırıldık,
yavaş yavaş ve en derinden öğrendik…
Kötüyü,
temkinli olmayı ,
paranoyayı,
güvenmemeyi, korkmayı, bağırmayı, savaşmayı…
Bunların yanında iyi şeylerde bulaştı tabi ellerimize,
sevgi, kardeşlik, hoşgörü, güven de olmalıydı bir yerlerde
Ama ne yazıkki ilk önce kötülüğü indirmiştik midemize,
pişirilmemişti işte, yutmuştuk tabi bizde…
İşledi benliğimize,
kanıksadık gün geçtikçe,
yaşamak varken kardeşçe, düşman olduk gerçekten kardeş olduğumuza bile,
nedir bu öfke,
neyi paylaşamadık şu üç nefeslik ömrümüzde?
.
.
.
Her sorunun cevabı eminim içimizde.
Benliğimizle yüzleşerek temizleneceğimiz nice kandillere…